HİÇBİR DERDİMİZ KALMAMIŞ GİBİ, BİR DE ASTEROİT BELAMIZ ÇIKTI!
Avrupa Uzay Ajansı açıkladı, gezegenimizin çevresinde, her an bu gariban yuvarlağa çarpması
olasılığı bulunan tam bin 425 asteroit varmış! Yani, hiç beklemediğimiz bir anda, kafamıza bilmem
kaç bin ton ağırlığında bir asteroit’in çarpması an mes’elesiymiş! Sizi bilmem ama, bu haber beni
çok etkiledi. AUA diyormuş ki, aslında şu ana kadar 30 bin asteroit keşfettik ama, bunlardan bin
425’i çok tehlikeli, ancak, daha başkalarını da keşfedebiliriz! O zaman, bize de, tabii ki, Hollywood
filmlerindeki gibi kurtarıcılar gerekiyor. Bizleri, bu gezegen üzerinde yaşayan sekiz milyara yakın
insanı; savaşlar, sömürüler, baskılar, zulümler, tacizler, tecavüzler, açlık, perişanlık gibi dertleri bir
yana bırakıp ‘kurtarıcı’ aramaya yönelttiklerinde ne olur, önce akla kim, kimler gelir hepimizi bu
beladan kurtaracak isimler aramaya başladığımızda?
Önce Biden. Ama o da, ya bu konunun tartışıldığı, tüm istihbarat servislerinin başkanları, bilim
insanları ve bizim gibi sefil ölümlülerin bilemeyeceği daha başka ‘önemli’ şahsiyetlerin katıldığı
toplantıda, birdenbire arkasına dönüp de duvarla konuşmaya başlarsa?
Putin tabii, akla gelen ikinci isim. Bak o, bu konuda çok ama çok kararlı davranabilir. Hemen
generallerini toplar, onlara, bütün güçlerini yaklaşmakta olan asteroit’e yöneltmelerini emredebilir.
Ama, ya o generaller konuşulanları anlamaz, hele de yolda yürümekten, hareket etmekten aciz
askeri güçlerini, e, ‘Büyük Rusya’ diye bir hikaye de var, yalan yanlış emirlerle masum insanları yok
etmeye yönlendirirlerse?
Xi, üçüncü isim olabilir bizleri kurtaracak. Ama o da, ben nasılsa bir buçuk milyar insanı son derece
sınırlı kültürel ızdıraplarla bir arada tutabiliyorsam, fırsat bu fırsat, şimdi öncelikle tüm dünyayı aynı
kültürel sıkıntılara boğarım, sonra da, sıra gelirse asteroit’leri de adam ederim derse?
Boris Johnson geldi şimdi, düşünmekten ağrımaya başlamış beynime. O da, muhtemelen,
asteroit’lerin çok iyi bir şey olduğuna, asteroit’ler bir kere dünyaya çarpmaya başladıktan sonra
İngilizlerin tüm sorunlarının ortadan kesinlikle kalkacağına inandırdığı vekillerin ve seçmenlerin tüm
oylarını almaya girişirse?
Macron’u unutmak olmaz. Kendisi, Avrupa’yı doğru yola getirme sözü vererek başkan seçilmişti,
şimdi, neden, neden, tüm dünyayı kurtarmasın?
Ya da, bir diğeri, neden, kalkıp da, dünyaya asteroit çarpacaksa bu kaderdir, o halde kaderinize
razı olun, geberip gidin demesin? O ‘bir diğeri’, sonradan, cukka bağlamında asteroit vergisi
çıkarmaz mı, daha ortalıkta asteroit yokken, gök cisminden zarar görenler için birkaç milyon ‘tane’
dövize ve enflasyona ayarlı, ödeme garantili konut yaptırmak için kampanya açmaz da, tüm
ihaleleri birkaç yalama yalakaya vermez mi?
Kaldık mı Arnold Schwarzenegger’e, Bruce Willis’e, Daniel Craig’e, Sylvester Stallone’ye, Baldwin
ve Hemsworth kardeşlere? Bak bu olur. Bizi, asteroit’lerden kurtarsa kurtarsa bu değerli savaşçılar
kurtarır. Ha, birincisi zorlukla yürüyecek hale gelmiş, ikincisi hastalanmış, üçüncüsü artık dünyayı
kurtarmaktan vazgeçtiğini açıklamış, dördüncüsü ne, kim diye sorarmış, beşincinin en büyüğü
kameraman öldürmekten mahkeme mahkeme dolaşıyormuş, altıncıları çok basit görüş ayrılıklarını
ölümüne kavga ederek çözmekten halsiz düşmüşlermiş, ne gam? Yine de, Hollywood’dakiler, ilk
gruptakilerden daha iyidir, kurtarırlarsa, kaderimizde kurtulmak varsa, onlar kurtarırlar bizi diyerek
bir sevindim kendimce, bir sevindim…Umut tükenmez!..
Bir şeye daha sevindim: Ukrayna’ya Batı ülkelerinden giden silahların ancak yüzde 30’u Ukrayna
Silahlı Kuvvetleri’nin eline geçebiliyormuş.
Geri kalanı? ‘Artan’ silahlara, bölgedeki üniformalı savaş
ağaları el koyup sorun çözmeye meraklı olanlara inanılmaz fiyatlarla satıyorlarmış. Stinger’lerden,
Javelin’lerden söz ediyoruz, bir takım uzantıların, tetikçilerin, vekaletçilerin, cihatçıların,
neonazilerin bu son derece etkili sistemleri ellerine geçirdiklerinde yapacakları ilk iş, dünya barışına
katkıda bulunmak suretiyle Nobel Barış Ödülünü almak değil mi?
Ahmet Hasan değer