Ereğli'den " moral bozucu " haberler geliyor.
Ereğli TSO Başkanı Arslan Keleş'in, Ereğli'de iflas eden şirketlerin icra yolu ile satışa çıkarılan
mülklerini takip edip "yok pahasına" satın aldığı yönündeki iddialar yanıtsız kaldı.
Acaba sukut ikrardan mı geliyor? Bir Ticaret Odası Başkanı'nın, kendi üyelerinin
zor durumundan faydalanıp "fırsatçılık" yapması kabul edilecek bir şey olabilir mi?
Arslan Keleş'in, Ereğli'de ekonomik zorluklar nedeniyle iflas eden şirketlerin,
fabrika, ev, işyeri gib icra yolu ile satışa sunulan mülklerini özellikle takip ettirip,
bu mülkleri sahiplerinin ısrarlı ricalarına rağmen, "yok pahasına" satın aldığı yönündeki iddialar yenilir yutulur cinsinden değil…
Ereğli TSO'nun, böyle zor durumda kalan şirketlere yardım elini uzatıp,
bulundukları durumdan en az zararla kurtarmak gibi bir çabası olması gerekirken,
bunu tam tersi bir yaklaşımla bu mülklere ucuz yollu çökme çabası,
bu işi yapanların, o üyelerin oyları ile işbaşına geldikleri unuttuklarını, ya da umursamadıklarını gösteriyor.
Eğer bu iddialar doğru ise, Ereğli TSO üyeleri, başkanlık mevkiinde bulunan Arslan Keleş'e nasıl güvenecek?
O yüzden, Arslan Keleş'in bu iddilara tez elden açıklık getirmesi ve adının karıştığı bu işten sıyrılması gerekiyor.
Aksi halde, kendi üyelerinin icralık mülklerinden dünyalık elde etmeye çalışan
Arslan Keleş'in malvarlığında ciddi artışlar görülebilir ama, temsil mevkiindeki bulunanların
en büyük zenginliği olan "güven" duygusu diye bir şey kalmaz. Arslan Keleş'in bunu iyi ölçüp tartması gerekiyor.