Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir Anonim Şirket nasıl yönetiliyorsa,
Türkiye de öyle yönetilmelidir.
Yoksa bileklerine bağlıyor lar prangayi, yürü yürüye bilirsen..."
sözleri yaşamımızın her alanında yaşam bulmuş durumda ülke de.
Sanırım pranga dediği ülkenin insanları çalışanları,
işçi leri, memurları ve emeklilerinin hak istemeleri çaresizlik leri!
Şimdi siz bir düşünün ki bir şirket yetkilisi gibi
kamu hizmeti yöneticiliği yapanlar, yada
A.Ş gibi yönetilen devletin, yereller de kamu hizmeti
yapan kurumların da, Belediyelerin de yönetici lik yapanların
halkın çıkarına yöneticilik yaparak bir tutum alması beklenebilir mi?
Hayır beklenmez tabi ki. Neden mi ?
Belediye başkanı, teknokratlari ve bürokratlarının
haklarında usulsüzlük ve yolsuzluklar nedeniyle
dava dosyaları mahkemelerde dava edilmiş ve sürmektedir .
Söz konusu dava dosyası olan bir şirket (belediye )
batırılmış batmış iflas etmiş demektir.
Belediyenin ne kadar alacağı olduğunu ,
ne kadar borçlandırıldığını bilmiyoruz, vergi ödeyenler olarak.
Bu şehirde 15 yıl aralık li Belediye başkanlığı
yapanin yeniden aday olarak başkanlık istemesi ,
halkın cebini boşaltma ya, halkın ödediği vergi leri,
usulsüzce harcamaya, savurganlık yapmaya devam etmesi demektir.
Geçmiş dönemlerde belediye nin borçları alacakları,
tablo şeklinde ilan edilirdi cadde de panolarda halk da
verdiği vergilerin nasıl kullanıldığı hakkında bilgilenir, görür dü.
Yaşanası bir şehrin insani yaşamsal temel ihtiyaçlarını çözmek
ve sürdürülebilir olması için belediyenin
A.Ş gibi yönetilmesi gerekli değildir?
İflas eden batan bir şirket -
belediye için başkanlık istemek ahlaki de değil dir.
Gerçek özel bir şirkette başarısız yöneticinin işine son verilir.
Dönemin Belediye başkanı şehrin su (içme -kullanma),
kanalizasyon, temizlik, ulaşım trafik ve
park ile dinlenme ve pazaryeri sorununu
çözemeyen bir belediye başkanı başarısız dir.