67 Mercek haftalarca ilimizdeki riskli binalara dikkat çekti.
Süslü-püslü reklamlarla ve " trilyonluk " fiyatlarla satışa sunulan, ancak
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için tehlike oluşturabilecek risk
taşıyan binaları, apartmanları, konut sitelerini gündeme getirdi.
Heyelan bölgesine konut yapanları da, buna izin verenleri de eleştirdi.
Yine süslü-püslü reklamlar ve uçuk fiyatlarla satışa sunulan konut sitelerinde
"kaçak eklentilere" ve buna göz yumanlara dikkat çekti. Yeşil alanları peşkeş çekenleri,
binaları kaldırımlara taşıranları "rahatsız" etti. Kamu yararına yayın yapan gazetemiz
sırf bu nedenle kimilerinin hedefi haline geldi. Ülkemizi yasa boğan ve dışı gösterişli, içi çürük binalar
nedeniyle binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş depremi,
gazetemizin bu yayınlarda ne denli haklı olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Üzgünüz…
Beton yığınlara altında can veren insanlarımız adına üzgünüz.
Keşke haklı çıkmasaydık. Keşke deprem felaketine uğrayan şehirlerimizde böyle "yeni" ama "çürük" binalar inşa edilmeseydi.
Allah, ilimize ve ülkemize bir daha böyle felaketler göstermesin.
Keşke, ilimizde heyelan bölgesine 25 katlı bina inşa edip de, yanına tamda heyelan olan yere 18 kat
yaparak bir de bununla övünenler olmasaydı.
Keşke bu ilin bazı beldelerinde "kaçak eklentili" konut siteleri ile bunlara göz yumanlar olmasaydı.
Keşke Kozlu kent konseyi başkanı Barış Demirel'in 2022 Kasım ayında yazdığı yazı dikkate alınsaydı
keşke mercak gazetesi imtiyaz sahibi Mustafa çiftçi'nin Eylül 2022 de köşe yazısında belirttiği gibi
çevre ve şehircilik bakanlığının duyurularına kulak verilseydi
biz bunlara keşke derken bir daha hatırlatmak üzere aynı köşe yazılarını bugün de tekrar
yayınlama gereği duyarak halkımızı bilgilendirmek istiyoruz...
Gazetemizde heyelan bölgesine çok katlı binaların inşa edilmesiyle ilgili yayınlarımıza,
konunun uzmanları tarafından teşekkür edilirken,bilgisi olmayan bazı kişiler tarafından olumsuz eleştiriler de yapılıyor.
O halde, uzman kuruluşların görüşleri ve verilerle konuşalım…
Mesela, AFAD'ın heyelan bölgelerine inşaat yapılmasıyla ilgili resmi internet sitesinden yayınladığı görüşleri ve bilgileri aktaralım.
HEYELANA KARŞI DUYARLI ALANLAR NERELERDİR?
Eski heyelan bölgeleri Doğal yamaçların üst ve topuk kesimleri Eski dolguların üst ve topuk kesimleri
Çok dik ve derin yamaçların üst ve topuk kesimleriAtık sistemlerinin kullanıldığı ve yerleşimin geliştiği tepelik alanlar
YEREL YÖNETİMLER VE TEKNİK ELEMANLARIN SORUMLULUKLARI
Yerleşim alanlarında yeteri kadar yerbilimleri ve mühendislik araştırmaları yapılmalıdır.
Yerel yönetimler yeni yerleşim alanlarını belirlerken arazi çalışmaları ve değerlendirmeler yaptırarak,
heyelana ve diğer afetlere maruz kalmış ve afetlerin beklenebilecek alanların belirlenmesiyle
hazırlanacak duyarlılık haritaları yaptırmalı, bu haritalar aracılığıyla mühendislere,
kent planlamacılarına yüksek riske sahip alanlardan kaçınılması konusunda veriler sunulmalıdır.
"Çok daha geniş bilgiler var ama, şimdilik afetler, dolayısı ile heyelan konusunda uzman kuruluş olan
AFAD'ın yayınladığı resmi bilgileri aktarmakla yetinelim.Demek ki, neymiş !..
Eski heyelan bölgeleri "heyelana karşı duyarlı alanlar" olarak tanımlanıyor.
Tıpkı Kozlu'da "eskiden heyelan meydana gelmiş alanlar" gibi…
Şimdi, bilgisi olmadan haberimize yorum yapan klavye delikanlıların buna ne diyeceğini merak ediyoruz
.Önceden heyelan meydana gelmiş bir alana,üstelik 4 kat üzerinden 52 dairelik bir yere
inşaat ruhsatı verirseniz, üstelik 18, kat, 25 kat izni de verirseniz,
(Burada ileride yapacağım usulsüzlükler ile ilgili bilgi ve belgeleri paylaşacağım)
ve soruyorum felakete davetiye çıkarmış olur musunuz, olmaz mısınız?
Yerel yönetimlerin sorumluluğuna gelince…Yine AFAD'ın açıkladığı resmi bilgiye göre,
yerel yönetimler, afetlere maruz kalmış ve yeni afetlerin olması muhtemel alanlarla
ilgili "duyarlılık haritaları" yaptırmak ve bunu teknik adamlara bildirmekle sorumlu tutuluyor.
Önceden heyelan meydana gelmiş alana inşaat ruhsatı verin demiyor.
Gözünü para hırsı bürümüş müteahhitlere, heyelan bölgelerine
çok yüksek konutlar inşa edip, insanların hayatını riske atın demiyor.
AFAD ne diyor, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ne diyor, siz ne anlıyorsunuz ?
Bilmem şimdi anladınız mı?
https://zonguldakmercekgazetesi.com/kose-yazilari/kentsel_donusum-24.html
6306 sayılı Afet Riskli Yapıların Yenilenmesi Hakkında Kanuna göre, kentteki afet riski taşıyan alanların belirlenip, sağlıklı ve de yaşanılabilir hale getirilmesidir.
Kanun, Türkiye’nin her tarafındaki kent ve köylerdeki ekonomik ömrünü tamamlamış, yıkılma riski taşıyan binaların
devletin sağladığı yapım kredisi, kira yardımı, belediye harç - vergi avantajlarını da kullanarak yeniden yapılmasını öngörmektedir.
Ancak, öncelikle kavramın anlaşılması ve mevzuattaki bazı eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede şu öneriler getirilebilir: • Kentsel dönüşüm uygulamaları, ilke ve kuralları açık olarak belirlenmiş bir çerçevede yürütülmelidir.
Özellikle yenilemenin temel amaçları belirlenirken, ülkemiz için öncelikli gerekçe doğal afetler olmalıdır.
Kentsel dönüşüm amaçlı kamu müdahaleleri, sadece olası afet bölgelerinde kamu yararı için öngörülmelidir,
• Kentsel dönüşüm sadece fiziki yenilemeyi değil, kapsamlı bir sosyokültürel programı, yerel kalkınma programını da içermeli,
kapsamlı bir dönüşüm programının parçası olarak katılımcı yaklaşımlara olanak verecek biçimde hayata geçirilmedir,
• Dönüşüm projelerinin geliştirilmesinde teknik sorumluluğun hangi meslek alanlarına ait olduğu düzenlenmelidir,
• Kentsel dönüşüm müdahalelerinde yerel yönetimlerin kapasiteleri ortadadır.
Dönüşüm planprojeleri hazırlamada yerel yönetimlere destek olacak ilkeler bütünü, rehberler ve deneyimli, uzman teknik eleman merkezi yönetimlerce sağlanmalıdır,
• Dönüşüm projelerinde tek tip standart uygulamalar yerine yerelin özgünlüğünü ön plana çıkaran projeler yapılmalıdır.
Kentimizde konut hacminin büyük çoğunluğunun imar mevzuatına uygun olmadan yapılmış olduğu bir gerçektir. Herkesin hemfikir olduğu
ancak çıkartılan kanunlara rağmen tam anlamı ile önüne geçilemeyen bu durum, çarpık kentleşmeye neden olmasının yanı sıra yapı kalitesizliği yönüyle afet riski de oluşturmaktadır.
Çarpık kentleşmeye bağlı çirkin görüntünün ortadan kaldırılması, daha yaşanabilir alanların oluşturulabilmesi ve afet risklerinin
mümkün olduğunca azaltılabilmesi için planlı bir müdahalenin gerekliliği ile bütünlüğünü kurarak daha yaşanabilir standartlarda mekânlar haline getirilmesini sağlamaktır.
Kentlerde kaçak yapılaşma veya hazine arazilerinin işgali nedeniyle bozulan kent alanları kentsel dönüşüm
projeleri ile tekrar kentlere kazandırılmalıdır. Bunun için yersel ve fotogrametrik veriler kullanılarak
tüm kentlerde bu alanlar belirlenmeli ve kentsel dönüşüm uygulama aşamasına geçilmelidir.